• Üye Girişi
  • Genç Pesiad
Pesiad
Küreselleşme Sürecinde Türkiye Afrika İlişkileri

Küreselleşme Sürecinde Türkiye Afrika İlişkileri

    • Küreselleşme Sürecinde Türkiye Afrika İlişkileri-0
    • Küreselleşme Sürecinde Türkiye Afrika İlişkileri-1
    • Küreselleşme Sürecinde Türkiye Afrika İlişkileri-2
    • Küreselleşme Sürecinde Türkiye Afrika İlişkileri-3

    Küreselleşme Sürecinde Türkiye Afrika İlişkileri

    PESİAD’nin Pendik Toplantıları kapsamında gerçekleştirdiği Küreselleşme Sürecinde Türkiye Afrika İlişkileri başlıklı bilgilendirme toplantısı, merkezi Tahran’da bulunan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Akil Adamlar Grubu Başkanı aynı zamanda Emekli Nijerya Büyükelçisi Numan Hazar’ın sunumuyla PESİAD Konferans Salonu’nda gerçekleşti.

    Afrika ve Türkiye ilişkilerinin dünü ve bugününü anlatan Hazar, geldiğimiz yeri anlamak için tarihi iyi okumanın gerektiğini belirtti.

    Hazar, Afrika Politikası Türk dış politikası açısından stratejik bir başarı olmuştur. Açılım ilk defa 1998 yılında başladı. İkinci önemli tarih ise ilişkilerin dorun noktasına geldiği 2005 yılıydı. Dedi.

    Hazar, görev yaptığım yıllarda Türkiye’nin Afrika’da geçerli bir politikası yoktu, ancak bölgenin ülkemiz için ciddi bir potansiyelinin olduğunu anlamıştım. Afrika Kıtası, Ortadoğu Genel Müdürlüğü’ne bağlıydı ancak genel müdürlük Ortadoğu’yla meşgul olduklarından kimse Afrika ile ilgilenmiyordu. Bu sebepledir ki Afrika’nın sorumluluğunu da bana vermişlerdi. Bununla birlikte Kıbrıs da görev yaptığım için Türkiye’nin Kıbrıs politikası anlatılması için bir heyet götürmemi istediklerinde Afrikalıların bu şekilde Kıbrıs politikamızı anlamayacaklarını daha derinliği olan bir yol izlememiz gerektiğini kendilerine aktardım. Müsteşar bu durumu o zamanın Dış İlişkiler Bakanı rahmetli İsmail Cem’e anlattığında kendisi Afrika’ya Açılım Eylem Planı hazırlayın o halde demişti. Hazar, Afrika serüvenimizin ilk adımının bu şekilde başladığını söyledi.

    2005 Yılı: Afrika Yılı

    Hazar, 2005 yılında hükümet Afrika Yılı ilan ederek bugün içinde bulunduğumuz büyük gelişmelerin ateşini yaktığının altını çizdi.

    Osmanlı Devleti Bir Afrika Devletiydi

    Hazar, Cezayir’den Afrika’nın güneylerine kadar güç sahibi olan Osmanlı devleti bir Afrika devletiydi. Bizzat Osmanlı Valisi tarafından yönetilen Habeş Eyaletinin sınırları, Somali, Eritre, Cibuti ve Sudan’ın Kızıldeniz kıyılarını ve Habeşistan’ın kuzeydoğu kıyılarını kapsamaktaydı.

    Bu büyük eyaletle birlikte Osmanlı Devleti’nin diğer Afrika devletleriyle de çok yakın münasebetleri olmuştu. Nijerya, Kamerun, Mali, Nijer ve Çad’ın bulunduğu yer de Kalumbelo adında büyük bir Afrika devleti bulunmaktaydı. Sultan III. Murat’ın bu devletle askeri anlaşma yaptığını tarihi kaynaklarda görüyoruz. Bu tarihi gerçekliğin günümüze olan asıl önemi, Amerika kıtasının keşfedilmesinden sonra, hem güney hem de kuzey Amerika’dan Avrupa’ya büyük bir altın ve gümüş akımı başlamasıyla Osmanlı hazinesinde büyük bir enflasyonist etkisi baş gösteriyor. Hazinenin altına ihtiyacının artmasıyla birlikte çıkarılan altın, İstanbul’a Habeşistan Libya ve Mısırdaki limanlardan geliyor, bu çerçevede Osmanlı Devleti, altın yolculuğunu güvenlik altına almak için Kalumbelo ile askeri anlaşma imzalanıyor. Karşılığında da Osmanlı devleti ise Hacca giden insanların güvenliğini sağlıyordu.

    Afrikalılar Türkleri Batılılar Gibi Kolonyalist Görmüyorlar

    Diğer taraftan, Osmanlı devleti Afrika için kolonyal bir devlet olmadı. Sömürmek üzere oralarda bulunmadı. Sömürgeciliğe karşı mücadele eden bir güç haline gelmişti. Osmanlı devleti İspanyol sömürgeciliğine karşı Kuzey Afrika’da bir güç haline gelerek, Kuzey Afrika da İspanya işgaline. Doğu Afrika da Portekiz sömürgesine karşı coğrafyayı koruyordu. Eğer Osmanlı Devleti o gün bu direnci göstermeseydi bugün o topraklar İspanyol ve Portekiz sömürgeleri olacaktı.

    Ayrıca, diğer önemli faktör ise Afrika’yı paylaşan güçlere karşı Türklerin kendi topraklarında verdiği İstiklal Savaşı Mücadelesi Afrikalı hem Hıristiyan hem de Müslümanlarda bir sempati oluşturmuştu.

    Hazar, Osmanlı etkisini Uganda’ya kadar uzanan bölgede görüyoruz. Bugün Afrikalıların Türklere olan sempatisinin altında bu tarihi gerçekler yatıyor. Dedi.

    Türkiye’nin Afrika Birliği Teşkilatı Stratejik Üyesi Olması Afrika’nın Türkiye’ye Verdiği Önemi Gösteriyor

    Hazar,2005 yılında Afrika Yılı ilan eden Türkiye aynı yıl Afrika Birliği Teşkilatı’na gözlemci üye olarak dâhil oldu.2008 yılında Türkiye Afrika Birliği Teşkilatı tarafından Stratejik Partner ilan edildi. Aynı yıl Afrika Birliği Teşkilatı ile Türkiye arasında İstanbul’da bir zirve toplantısı hayata geçirildi. Böylece Türkiye ve Afrika arasındaki ilişkilerin kurumsal çerçevesi oluşturuldu. Ekonomik, Siyasi ve Ticari Çerçeveler oluşturuldu. Bu adımlarla birlikte Afrikalıların Türkiye’ye Türkiye’nin de Afrika’ya daha da sıcak bakması sağlanmış oldu.

    Hazar, Afrika Kalkınma Bankası’na Türkiye’nin bölge dışı döner üye ülke olması meselesi önem arz ediyor. Havaalanı yollar barajlar gibi ihalelere girmek için devletlerin Afrika Kalkınma Bankası’na üye olması gerekiyor. Bu konu ülkemiz için stratejik bir hamledir.

    Türk Hava Yolları’yla Afrika Artık Daha Yakın

    Ulaşım alanında da önemli gelişmelerin altını çizen Hazar, Türk Hava Yolları Afrika’nın tüm önemli şehirlerine seferler düzenlemeye başladı. Uganda’dan Nairobi’ye hayata geçirilen uçak seferleri, yakın geçmişte olması çok da mümkün olmayan rutin seferler haline geldi. Dedi.

    Büyükelçilik Sayımız 35’e Yükseldi

    Hazar, Nijerya’da görev yaptığım yıllarda 9 ülkeye bakan bir büyükelçiyken bugün büyükelçilik sayımız 35’e yükseldi. Afrikalılarda Ankara da sayısı 25’i bulan büyükelçilik açtı. Büyükelçilik sayılarının artırılması kendi başına yeterli değil aynı zamanda ticaret müşavirleri gibi yan kadrolarla güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

    Afrika, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler İçin Önemli Bir Pazar

    Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler için Afrika’nın çok önemli bir Pazar olacağını ifade eden Hazar, Afrikalılar kolonyalist devletlerden bıkmış durumdalar. Bu yüzden yeni ve sanayileşen ülkelerden faydalanmak istiyorlar. Bu noktada Türkiye’nin Afrikalılara vereceği sanayi tecrübesi bulunuyor. Buna da inanıyorlar. Batılı bir ülkenin yaptığı malı Türkler de aynı kalitede üreterek daha ucuza alabiliyorlar. Bu durumun da farkındalar.

    Afrikalılar Çin’î Kolonyalist Bir Güç Olarak Görmeye Başladı

    Afrika Kıtasındaki Çin Devletinin gücüne de değinen Hazar, Çin, Afrika’ya o dönemdeki Ulusal Kurtuluş Mücadelelerini desteklemek için bu pazara girmişti. Kurtuluş Mücadelelerini destekleyerek batıyı vurmak istiyordu. Ancak Afrikalılar yavaş yavaş Çin’in de büyük bir kolonyalist bir devlet olduğunu farkına varmaya başladı. Çin petrolünün 1/3 ünü Afrika’dan sağlıyor ve bu petrolü alıp ülkesine götürüyor. Aynı şekilde bakır ve kereste sektöründe de Çinlileri görüyoruz. Bu sebepledir ki Afrika’daki değişik ülkelerden Çin’i eleştiren yorumlar duymaya başladık. Örneğin Gana ticaret bakanı Çinliler de sömürgeci devletler gibi davranıyor bizi küçük görüyorlar bize fazla bir şey verdikleri de yok dedi. Hazar, Türklere karşı böyle bir söylemin hiçbir Afrika ülkesinden duyamayacağımızın altını çizdi.

    Afrika’ya İş Yapacak İş Adamları Bölgeye Yerleşerek İş Yapmalı

    Hazar, Afrika’daki büyük yatırımcılar kendi işçilerini götürerek yerleşik hale geliyor. O ülkeyi yaşayarak tanıyarak o ülkenin insanlarına dokunarak faaliyette bulunuyorlar. Örneğin Almanya Nijerya’daki işletmelerinde 30 bin Alman uzman personel çalıştırıyor. Hazar, ticaret yapacak iş adamlarımız iş yapılacak bölgede yerleşik yaşama geçmeleri gerekiyor. Çünkü yabancılar üzerinden yapacağınız iş münasebetlerinin sonucu hüsran olabiliyor, Dedi.

    Hazar, batılılara göre bizler çok daha avantajlıyız. Tarihten gelen mirasımız nedeniyle de çok daha avantajlı duruma geleceğimize inanıyorum. Dedi.

    Toplantı, PESİAD üyelerinin Numan Hazar’a soru sormaları ardından Pendik Kaymakamı Osman Tunç’un günün anısına PESİAD plaketini vermesiyle son buldu.

    • Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için çerezler kullanılmaktadır.